Yazıma başlamadan önce başlıktaki Tıramp'ı anlatalım. Madem trump değil tıramp okuyoruz, ben de okuduğum gibi yazarım. Dünyanın en güzel dillerinden biri olan Türkçe, okunduğu gibi yazılır, yazıldığı gibi okunur. Özel isim filan gibi itirazlar haklı ve saklı kalmakla beraber, amaç farkındalık yaratmaktır ve bu konu ayrıntılı olarak tarafımdan zaman zaman dile getirilmekte ve getirilmeye de devam edilecektir.
Gelelim Abd ve tıramp'a...
Bir kere bunlar nasıl abd'li ki böyle bir kişiyi iktidara getiriyor diye sormadan edemiyorum. Demek ki, küreselci dünya egemen güçleri istedikleri insan-ürün malzemesini istediği gibi yönlendirip algı oluşturabiliyor. Bunu sadece abd'de yapmıyor, istediği her ülkede yapıyor. Toplum Mühendisliği ve bu bilim dalının uyguladığı algı yönetimi insan-ürün'ünü çok güzel sunmanın yöntemlerini, tıpkı diğer ürünlerin reklâmında olduğu gibi iyi biliyor.
Yoksa, normal düşünebilen bir insanın tıramp'a oy vermesini anlayabilmek mümkün mü? Şöyle söylenebilir: Abd'de oy kullanma oranı yüzde kırk altı. Olsun ne fark eder. Kaç oy alırsa alsın, tıramp bu ya! Bir de abd, demokrasinin merkezi öyle mi? İki partili seçim ve sonuç tıramp. Sevsinler bu göstermelik, yutturma demokrasiyi.
Bu işin bir yönü. Bir de son gelişmelere bakalım. Tıramp, ticaret savaşı başlatıyor. Nasıl yapıyor? İstediği ülkeye istediği kadar gümrük tarifeleri uyguluyor. Hiç bir çekincesi, hiç bir ayarı yok. Yaptığının izahı bile zor. Gerçekten abd'nin ve halkının lehine mi, aleyhine mi çok belli değil. Koskoca olduğunu zannettiğimiz abd'de ne oluyor diyen de yok. Bu şartlarda en can alıcı soru şu oluyor: Neden böyle oluyor? İşte bu sorunun cevabını aramaya çalışalım. Bir süreden beri abd'nin rüyalar ülkesi olma özelliği ve propagandasının çok azaldığını çıplak gözle bile görebiliyoruz. Abd çok zorda. Abd olağanüstü denecek kadar iç ve dış borç içinde. Dolar ile idare etmeye çalışıyor, ama öyle anlaşılıyor ki onun da sonuna gelindi. Abd'de on milyonları bulan evsizler, yüz milyonun üstünde devletin verdiği çorbaya mahkum insanlar düzeni çok zorluyor artık. Bu zorlukları aşmak öyle anlaşılıyor ki abd yönetim kadrosu tarafından pek kolay görünmüyor. Bu nedenle olsa gerek tıramp gibi birisinin önü açıldı. Bu kişi de gelir gelmez ve hatta koltuğa oturmadan getiriliş nedenini açıkladı. Gizli mi açıkladı, hayır hiç de değil. Ülkeler istiyor, dünyanın istediği yerine ayar veriyor ve ticaret savaşı başlatıyor vesaire.
Tıramp diyor ki; abd batıyor, kurtarmak için her çareye başvuracağım ve hatta gerekirse dünyayı ateşe vereceğim.
Şu an dünyada durum bu. Peki, abd'nin karşıtlığında ne var, ağırlıklı olarak Çin. Yani, bir çare bulunmazsa, dünya Türk deyişiyle kırk katır ve kırk satır zorunlu tercihine doğru sürükleniyor.
Yaşayalım, görelim.