(Yazarın önceki yazısının devamı)
…Demokrasinin en temel dört ilkesi çoğulculuk, katılımcılık, özgürlükçülük ve eleştirilebilirliktir.
Bırakın sıradan yurttaşı, Türkiye’nin birinci partisinin Genel Başkanı tarafından yapılan eleştirilere bile tahammül göstermeyen bir iktidar, halk iradesiyle seçilmiş muhalif belediye başkanlarının yerine kayyum atayan ve çalışmalarını engelleyen bir yönetim anlayışının olduğu yerde hangi demokrasi?
Nasıl ve kimler için barış?
Çok uzun yıllar kaynağı belli terör olaylarından dolayı onulmaz acılar çekmiş, on binlerce yurttaşını yitirmiş bir ülkede halk, geçmişte başarısız kılınan kimi girişimlerin de etkisiyle bu çağrıların samimiyetine hep kuşkuyla yaklaşıyor. Özellikle de 22 yıldır tek başına bu ülkeyi yönetmiş birinin aksi anayasal hükümlere rağmen inatla ve ısrarla yeniden bu göreve gelmek uğruna siyaset kurumu, yargı ve bürokraside uygulamaya çalıştığı baskı ve algı operasyonlarını gördükçe endişe ve korkular daha da artıyor. Toplumu bu endişe ve korkulardan kurtarabilmenin yolu, bu iktidarın yerine yeni ve güvenilir bir iktidarın oluşabileceği fikrinin tüm toplum kesimlerinde oluşmasından geçiyor. Birinci parti olarak en büyük görev CHP’ ye düşüyor olsa da barış ve demokrasi sorunu tek bir partinin üstesinden gelebileceği bir sorun değildir.
Daha doğrusu barış ve demokrasiyi bir sorun olmaktan çıkarabilmek, özgürlükçü, insan ve emek odaklı bir yaşamın hüküm sürdüğü bir ülke yaratmak; ancak tüm toplumsal güçlerin iş birliğinden geçer.
Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlu ve siyasi irade olarak CHP yönetiminin kendi dışındaki tüm demokrasi güçleriyle bir mücadeleyi örgütlemesi gerekiyor. Öte yandan merkezi alanda yapılan bu çalışmaların yerel örgütlere yansıtılması, il ve ilçe örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek odası ve sendikaların harekete geçirilmesine özel çaba gösterilmelidir. Aksi halde bu iktidar; her zaman olduğu gibi yine “yanıldık, aldatıldık” türünden bahanelerle her türlü barış ve demokratikleşme adımını hiç sakınmadan sekteye uğratabilir. Özellikle de ülkemizin içinde bulunduğu bu ekonomik sıkıntılardan dolayı yönetemez duruma geldiği iktidarını uzatmak adına her türlü plan ve projeyi devreye sokacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
Hepimiz biliyor ve inanıyoruz ki,
“Kurtuluş yok tek başına! ya hep beraber ya hiçbirimiz!”