DEĞİŞİM UMUTLARI

Çöktükçe çöküyor umutlar. Tutunacak bir ip arıyor milyonlar. ‘Değişim’ diye bir slogan duyunca insanlar, umutla hayaller kurmaya başladılar.

Önce işsizliğin, adam kayırmacılığın batağındakiler bir ışık var mı diye düşündüler.

Enflasyonun vergisi ile maaşları eriyen emekliler, hayat pahalılığının ezici baskısından bunalıp ‘değişim’ olur da kurtulur muyuz diye düşler kurmaya başladılar.

Asgari ücrete mahkûm edilmiş milyonlar, birilerinin insafına kalmış maaşları, değişim olursa iyileşir mi diye umutlandılar.

Enflasyon denilen rüzgârda sallanan işverenler, önünü göremeyen yatırımcılar, bu böyle gitmemeli deyip ‘Değişim’ bekler oldular.

Hayalci lafazanlarla değişim olur mu, diye masalcı baba anlatıyor…

 

Bir ülke varmış kimi diyor uzakta, kimi diyor çok yakında. O ülkenin başında bir yöneticisi varmış. Ülkenin insanları bu yönetici gelmeden önce de çok sıkıntı çekmişler. Bir değişim beklemişler. Sonra bu yöneticiyi çok sevmiş ve başa getirmişler. Yıllar yılları kovalamış. Bu yönetici ve kadrosu, ülkenin biriktiği ne kadar imkân varsa değerlendirmiş, kimisini satmış, kimisini kapatmış, sıkıntılar biraz olsun azalmış onun yönetiminde. Gün güne eklenmiş, yıl yılı aşmış. O olmuş bu olmuş. Üretime gitmeyip savrulunca kaynaklar, başlayınca israf yarışı, ülkenin kasaları boşalıvermiş. Liyakatsiz,  sorumlu sorumsuz idarecilerin elinde ülke eskisinden beter duruma gelmiş.

   O ülkenin halkı, kurtuluş için umutla yeni bir yönetici ummuşlar. Kendine bile güvenmeyen partiler varmış. Olmayacak iktidar hayalleriyle derme çatma masalarda, iktidar hayali kurmuşlar. Ama ülkenin yöneticisi çok akıllıymış. Her oyunu bozmak onun işiymiş. Hiç seçim kazanamamış, koltuk benim olsun diyen parti yöneticisini, son seçim de de yenmiş. Seçim öncesi verilen müjdelerin yerini, seçim sonrası zam fırtınaları almış. Ne müjde kalmış, nede enflasyonda ezdirmeme sözleri kalmış. İnsanların duygularını bile biz biliyoruz siz mutlusunuz diyerek açılamalar yaparak iddia etmişler.

 

Değişimciler ah değişimciler…

Halkın umut bağladığı değişimciler varmış. Halkın gündemini unutmuşlar, o mu olsun bu mu olsun diye lafazanlar konuşup durmuşlar. Ülke yöneticisi çok akıllı, hata kollayıp cezalandıran cinstenmiş. Onca seçimi boşuna kazanmamış. Gün gelmiş kendisine demediğini bırakmayan bir başka partinin yöneticisini bile kendi safına çekmiş. Umutla beklenen değişimci, konuştukça açıklar vermiş. Sen misin açık veren? Fırsatı kaçırır mı ülke yöneticisi, kaçırmaz tabi. Hem de ona rakip olacaksın, konuşmalarını hukukçu danışmanlarına sormadan, etkileyici olsun diye konuşmalar yapacaksın. Ülke yöneticisi tecrübeli, kendi de o hataların neye mal olduğunu yaşamış görmüş. Hiç fırsatı kaçırır mı? Halkın değişimciye olan güvenini de sarsmış.

Çöktükçe çöküyor umutlar…

Ne olacak okuyan çocuklar?

Emekli dedeler, neneler taşırken torunları, onlarda çöktükçe sahipsiz kalıyor torunlar.

İşsizler, iş aramaktan bıktılar. Umudu ülke dışına bıraktılar. Bir giden pişman, gidemeyen milyonlar pişman.

Çalışan asgari ücretlilere, diyorlar ki zam alırsanız sizin için iyi olmaz. Paranız enflasyon rüzgârıyla uçar gider diyorlar. Asgari ücretli ne yapsın. ‘Aman zam gelmesin uçmasın paralarımız’ mı desek diyerek şaşkın.

Ülke yangın yeri. Yanıyor oteller, fabrikalar. İnsanların içi yanıyor. Kadın cinayetleri, kavgalar, kendi çocuklarını öldürenler, işini savsaklayan kimi doktorlar. Para peşine düşüp bebelerin yaşam hakkını alan hastaneler. Daha neler, neler…

Çöktükçe çöküyor umutlar. Her şey üst üste, üstüne geliyor be dostlar.

Değişimciler kendi dünyasında, mahkeme kapılarında, kapılmış gidiyorlar.

Umutlar dağılıyor tüm ufuklardan…