Pazartesi: Benzine, mazota, otogaza ZAM.
Salı: ZAM.
Çarşamba: ZAM.
Perşembe: ZAM.
Cuma: Mübarek gün ZAM.
Cumartesi: ZAM.
Pazar: Yeni ZAM, yine ZAM.
Kendilerini herkesten daha uyanık sanan bu müptezeller, "ara zamları" aralara sokuşturuverirler ki, kimse uyanmasın..
Mesela, öğle vakti, akşam ve hatta yatsı saatlerinde.
Bu;
"Uykuda yakalama taktiği."
.........
Zamları otomatiğe bağlayan "bağlamacılar" gelen müthiş tepkiler üzerine "bindirimleri" zaman zaman "indirimlere" dönüştürüyor..
Bu da;
"Ağızlara bir parmak bal sürme taktiği."
-Kaldırdın: ZAM.
-İndirdin: ZAM.
-Yana gittin: ZAM.
-Gitmedin: ZAM.
-Geldin: ZAM.
-Gelmedin: ZAM.
-Geçgeldin: ZAM OĞLU ZAM.
Efendilerdeki mantık bu, anlayış bu.
Çiftçinin isyan ediyor oluşu, iflasın eşiğine gelmesi ve hatta iflas etmesi;
-Kimin umurunda.
-Bakan kim?
-Takan kim.
-İpleyen kim.
-Yumurtaya bile hasret bırakılmışsak;
"Mesele hepten bitmiş demektir."
.......
Değerli dostlar,
bu güzel ülkenin "çimentosu" olan çiftçilerimize bu kofzottirik anlayışı reva görenlere ne desek, ne söylesek, ne yazsak, ne çizsek inanın BOŞ.
Adamlar DUVAR.
Vuruyorsun vuruyorsun;
"Geri tepiyor."
Muhteremlerdeki "tekme," Zaloğlu'nun beygirinde varsa şerefsizim.
Efendilerdeki gidişat, mehter takımı gibi;
"1 ileri, 2 geri."
Bunlarınkisi;
"32 geri, 3 bin 332 ileri."
-Karamsar değiliz (!)
-Umutluyuz (!)
-Ümitliyiz (!)
-Mutluyuz(!)
-Müreffehiz (!)
-Mükemmeliz(!)
-Muhteşemiz (!)
.......
Parantez ile ünlemin ne mana içerdiğini bilenler,
kendilerinden başka kimseyi, ama hiç kimseyi düşünmeyen bu güruha; "Parantez de, ünlem de sizlerden bıktı-usandı" demez de ne der Allah aşkına?