Aslında herkesin bildiği ve saydığı günler arasında 24 Kasım ‘En güzel gün’ olarak tarihe geçmiştir. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, bugünü bizlere armağan etti. Ama bizler ilerleyen zamanlarda bu kıymeti yitirdik. Eskiden hatırlıyorum da; öğretmenler günü gelsin diye heyecanla beklerdik ve o gün geldiğinde misler gibi kokup, öğretmenimizin elini öpmek için sıraya girerdik. Şimdi ise kalmadı öyle şeyler. Gördüğümüz görüntüler pek iç açıcı değil.. Öğretmenlere yapılan saygısızlıklar ya da kaba davranışlar gerçekten insanı üzüyor.
Öğretmenlerimiz, hayatımızın en önemli parçalarıdır. Onlardan çok şey öğreniyor, çok şey görüyoruz.. Ailelerimiz, bizleri onlara emanet ediyor ve onlar bizim ikinci ailemiz oluyor. Sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum; Hatırlıyorum da, bir öğretmenim vardı. Okula gitmek, onun anlattıklarını dinlemek için can atardım. Bir an önce sabah olsun isterdim. O kadar güzel kokardı ki, her sarıldığımda kendimi çiçeklerin içinde hissederdim. Orta boylarda, gözleri mavi, bembeyaz teni vardı.. Saçları beline kadar inerdi. Her zaman sınıfı güler yüzüyle ısıtırdı. Herkes onu gördüğünde gözlerinin içi gülerdi. Her zaman özenle giyinirdi. Gerçekten örnek bir öğretmendi. İkinci annemizdi. Başımıza bir şey geldiğinde ya da bir şey anlatmak istediğimizde, aileme değil de kendisiyle paylaşırdım. Çünkü biliyordum ki, en doğru yolu bana gösterecek olan kişiydi canım öğretmenim. Bir gün hiç unutmuyorum; Okul bahçesinde oyun oynarken düşmüştüm. Dizlerim kan içindeydi, ağlarken bir an kafamı kaldırdığımda öğretmenimi gördüm. Hemen yanıma gelip ellimi tuttu ve pansuman yaptı. O an ne kadar acım varsa unutmuştum. Öğretmenimiz geldiğinde ayağa kalkıp, hazır bir şekilde bekleyip hep bir ağızdan “Günaydın öğretmenim” diye gür bir sesle bağırırdık.
Peki ya şimdi nasıl?
Şimdilerde ise felaket! Ne öğretmenini dinleyen var, ne de bu kutsal görevi yapan güzel öğretmenlerimize saygı var! Öğretmen ders anlatırken, ellerinde cep telefonları, öğretmenlere söyledikleri kötü sözler, buna benzer daha çok şey var... Öğretmen kızdı diye ailesini okula çağırıp, okul basan öfke dolu sözlerle şiddet uygulayan velilere ne demeli? Maalesef böyle dönemlerden geçiyoruz artık. Gerçekten insan gördükçe, izledikçe kahroluyor, çok üzülüyorum. Onlar bizim ışık tutanımız, pusulamız, ailelerimiz, onlar bizim her şeyimiz. Öğretmenlerimizi daha çok özenle sevmek, daha çok saygı duymamız gerekiyor.
Bir makalede okumuştum.
Sahiden; “Öğretmen kimdir?”
“Öğretmen öğrenme aracıdır.. Sınav yapan, disiplini sağlayan, orta sınıf ahlakının savunucusu ve vekildir. Öğretmen güvenilir kişidir, yedek velidir, öğrenci danışmanı, meslektaş ve toplumsal katılımcıdır. Bunlar öğretmene daha çok mesleği ile ilgili olarak verilen imgelerdir. Bir ülkenin geleceğinin mimarı, öğretmenlerdir. Mühendisini,
Doktorunu, Avukatını, Öğretmenini, Askerini, Polisini, Şoförünü, kısacası toplumun her kesiminde hizmet veren insan gücünü yetiştirenler hep öğretmenlerdir. Ülkelerin kaderlerinde öğretmenler çok önemli roller oynamaktadır. Öğretmenler, eğitim sisteminin en temel öğesidir. Bir ülkenin kalkınmasında, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki huzur ve sosyal barışın sağlanmasında, bireylerin sosyalleşmesi ve toplumsal hayata hazırlanmasında, toplumun kültür ve değerlerinin genç kuşaklara aktarılmasında öğretmenlerin başrolü çok büyüktür.”
Diye anlatan güzel bir makale aslında. O yüzden siz, siz olun öğretmenlerinize sıkıca sarılın ve saygınızı asla eksik etmeyin. Başta büyük öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve bütün öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.
Başöğretmenimizin güzel bir cümlesiyle veda etmek istiyorum;
“Öğretmenler ; Yeni nesli Cumhuriyet‘in fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”