Yukarıdaki fotoğraf ne yazık ki ülkemizin tamamına yakınının olağanüstü kuraklığın kıskacına girdiğini göstermektedir. Bu resmi ilk gördüğümde irkildiğimi, daha sonra korktuğumu ve nihayetinde çok üzüldüğümü itiraf etmek istiyorum. Tarihin tüm dönemlerinde insanlar için yaşam alanı olmuş olan Anadolu topraklarının, bu hale düşmesi içimi sızlatmıştır. Başta iktidar partilerinin yöneticileri olmak üzere, özellikle tarımla ilgili sivil toplum örgütlerinin ve kuraklığın bedelini en ağır bir şekilde ödeyecek olan dar gelirlilerin, bu durum karşısındaki duyarsızlığı insanı hayrete düşürmektedir.
Küresel ısınmaya bağlı olarak yaşadığımız kuraklıkla ilgili ilk duygusal tepkimizi yukarıdaki paragrafta ifade ettikten sonra, önümüzdeki yıllarda, gıda maddelerinin fiyatlarında yaşanması muhtemel bazı durumları irdelemeye başlayabiliriz diye düşünüyorum….. Tarım ve hayvancılık su olmadan yapılamaz. Ülkemiz ne yazık ki hala tarım ve hayvancılıkta modern sulama yöntemlerine tam anlamıyla geçmiş değildir. Dolayısıyla, ülkemize bol su, bunun için de çok yağış gerekmektedir. Kuraklığın getireceği yağış azlığı, zaten yetersiz olan tarımsal ve hayvansal üretimimizi daha da düşüreceği, aklın ve bilimin bize söylediği bir gerçekliktir.
Türkiye doğuma bağlı olarak nüfusu her yıl yaklaşık bir milyon civarında artan bir ülkedir. Bu rakamın üzerine, son yıllarda sayısı tam olarak bilinmeyen, ancak milyonları bulduğu düşünülen ve politika değişmediği sürece devam edeceği beklenen dış göçün eklenmesi gerekir. Bu durumun gıdaya duyulacak ihtiyacı, devasa boyutlara çıkaracağı ortadadır. Kuraklığa bağlı olarak tür ve miktar olarak azalan tarımsal ve hayvansal üretimin, gıda fiyatlarının sürekli artması yönünde büyük bir baskı kurması kaçınılmaz olacaktır.
İthalat, gıda fiyatlarının artışını engellemek için zaman zaman başvurulan bir yöntemdir. Ancak, döviz kurları sürekli yukarı giden ve nüfusu hızla artan Türkiye için asla çözüm olamaz. Bazı dönemlerde gıda ithalatına gidilmiş, hatırlanacağı üzere hiçbir işe yaramamıştır. Çözüm her zamanki gibi “yerli” ve “milli” üretimdedir. Bunun için her şeyden önce suya ihtiyaç vardır. Yapılacak ilk iş modern sulama yöntemlerini tarım ve hayvansal üretimde kullanmaktır. Çiftçimize bu konu için gereken destekler verilmelidir. Nihai ve kesin çözüm ise kuraklığa neden olan tüm yanlışlardan vazgeçmek ve zaman yitirilmeden “orman” varlığının artırılmasından geçmektedir.
Saygılarımla,