Sağlık Ocakları bu ülke için hayati önem taşır..
Bunu herkes bilir, hak verir, saygı duyar..
Her geçen saat daha da kötüleşen ekonomik şartların, vatandaşın üzerinden 50 tonluk TIR gibi geçmesi de, işin bir başka somut gerçeği..
Hal böyle olunca ne oluyor?
Abondone olan vatandaş, haklı olarak "delikli kuruşun" hesabını yapıyor.. Anlayacağınız, iki yakasını bir araya getiremeyenler, geçim derdine düşmüş, ne yapacağını, kimi kime şikayet edeceğini bilmiyor, bi-le-mi-yor.
Adım atıyorsun vergi..
Yatıyorsun vergi..
Kalkıyorsun vergi.. Kalkamıyorsun yine vergi..
Bu zorluğa birde sağlık ocaklarında görev yapan aile hekimlerine yapılanları görünce, bunu yapan efendilere (!) "siz neyin peşindesiniz arkadaş?" sorusunu sorma gereği duyuyorsunuz.
Sağlık Bakanlığı işi-gücü bırakmış, aile hekimlerine takmış.. Her gün bir "abuk tamim" her hafta bir "subuk istek, her ay bir "savruk arzu."
Kendileri dahil, kimselerin anlamadığı böylesi bir anlayış ile aile hekimlerinin üzerine giden Sağlık Bakanlığı yetkilileri, bu komik tavrı devam ettirdikçe kesinlikle "kay-be-der-ler"
Altını önemle çizerek, tekrar ediyorum: Sağlık Bakanlığı'nın bu "kofzottirik tavrı" sürdükçe "kaybedenin" sadece, ama sadece kendileri olacağı gerçeğini bir kez değil, binlerce kez ortaya ko-yar.
Arkadaş.. Dürüst olun, şeffaf davranın, ne demek istediğinizi samimi bir şekilde söyleyin..
"Devamı gelecek" demek ise maksadınız..
Ben size kestirme bir yol önereyim:
-Sağlık ocaklarını derhal kapatın.. Garip müfredatınız yüzünden canlarından bezdirdiginiz aile hekimlerine "Başınızın çaresine bakın" deyin..
Onlar da kurtulsun, sizlerde.