VUR KAÇ, YA DA
KAÇARKEN VUR
Bugün, "üç-beş, yedi- dokuz.. Yakında otuz dokuz harfli olmaları beklenen meşhuuuur AVM'ler var."
Kimilerine market, kimilerine süper market, kimilerine de hiper market deniyor..
Sözkonusu bu marketler, para basan darphane varya HANİ,
ondan farksız YANİ.
-Meseleye, Nurettin Nebati matematigi ile baktım, hesapladım.. Şeytana pabucu "tersodan giydirecek" kabiliyetteki AVMler 3333 saniyede otomobil parasını kasalarına koyuyor.
-Pekiiii, Bunların nasıl paralar kazandıklarını denetleyen, bu adımı atan yürekli bir maliyeci var mı?
-Yok.
-Neden yok?
-En tepe noktadaki böyyük, abileri istemiyor da onun için yok.
-İster mi?
-İstemez.
-Neden istemez?
-Onu oraya atayan en-en-en-en böyyüüüüüük abisinden icazet alamaz da onun için istemez.
.........
Emekliyim ya.. Ay sonunu çok zor getiriyorum ya..
"Ne, nerede, ne kadar?" düşüncesiyle, karşılaştırmalar yapmak için bazı AVM'leri gezdim.. Fiyatların son durumuna baktım..
Dikkatimi gencecik kızlar çekti.. Rafların arasında gezinip, "ha babam, de kirvem" etiket değiştiriyorlar..
Birileri, belliki onlara: "Elinizi çabuk tutun, etiket değiştirirken rüzgar gibi olun, şimşek gibi çakın" demiş..
Hükümet cenahını temsil eden muhteremler, "asgari ücrete devasa zammı (!) yaparken" nasıl rüzgar gibi davranıp, tsunami etkisi yarattıktan sonra TIP oyunu oynuyorsa..
Adlarına AVM denen kuruluşlar da, sırf etiket değiştirmek için "günübirlik işe aldıkları" genç kızlarımıza aynı taktiği uyguluyor;
"Vur kaç.. Ya da kaçarken vur."
.........
Sözünü ettiğim bu devasa yerler Allah'ın ekmeğini 10 Törkiş liraya satarken, Adana'nın birçok yerinde bulunan "kocaman yürekli bazı bakkallar, Allah'ın ekmeğini vatandaşına;
"8 Türkiş liradan yediriyor."
Beni, derinden sarsan, insanlığımdan utandıran, ufalayan, çok ama çok ağır gelen gerçek şu be dostlar;
-Sırtlarını KAVİ yerlere dayayan, enseleri oldukça kalın AVM'lere "Yolunuz açık olsun.. Kim tutar sizi.. Yürüyün.. Daha- daha-daha çok kazanın" diyen müptezellerin "vergi konusunda" kimsesi olmayan, "elleri öpülesi" bakkallarımızın üzerine akbabalar gibi üşümüş olmaları.