Sivas Kongresine gönderilen 18 yaşındaki Tıbbiyeli Hikmet, harika bir konuşmanın ardından sözlerini şöyle tamamladı;
"Beyler; delegesi bulunduğum Tıbbiye beni buraya, bağımsızlık yolundaki çalışmalara katılmak üzere gönderdi.
Mandayı kabul edemeyiz.
Eğer Manda fikrini kabul edecek olanlar varsa bunları şiddetle reddeder ve kınarız.
Eğer manda fikrini kabul ederseniz, sizleri de hain ilan ederiz"
Ardından Mustafa Kemal'e dönerek aynı heyecanla;
"Paşam siz de manda fikrini kabul ederseniz sizi de reddederiz. Mustafa Kemal Paşa'yı vatan kurtarıcısı olarak değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve lanetleriz" demiştir.
Mustafa Kemal Paşa Tıbbiyeli gencin onurlu duruşunu çok beğenir ve omeşhur cevabını verir.
"Evlat içiniz rahat etsin. Biz azınlıkta kalsak da mandayı kabul etmeyeceğiz.
Manda da yok himaye de.Parolamız tektir ve değişmez; Ya İstiklal ye ölüm"
Daha sonra Mustafa Kemal Paşa delegelere dönerek;
"Beyler gördünüz mü, muhtaç olunan kudret gençliğin asil kanında zaten mevcut" deyip Tıbbiyeli Hikmet'i alnından öper.
Kongrede söylenen bu sözler, daha sonra Atatürk'ün nutkunun sonundaki 'Gençliğe Hitabe'de "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur" cümlesiyle tüm gençliğe yol gösterici olmuştur.
Ankara'da Büyük Millet Meclisi kurulunca; Tıbbiyeli Hikmet bey, arkadaşı Yusuf (Balkan) bey'le birlikte, Tıbb
iye'deki öğrenimini yarıda bırakarak Ankara!ya gelmiş ve iki arkadaş Cebeci'deki Asker Hastanesi'nde görev alarak buradaki Tabip Albay İbrahim Tali Bey'in (Öngören) başkanlığında gece- gündüz çalışmıştır.
Bu çalışmalarından dolayı Tıbbiyeli Hikmet'e teğmen rütbesi verilmiş ve ardından da "Sıhhiye Subay" olarak Büyük Taarruz'da görevlendirilmiştir.
Zaferden sonra İstanbul'a dönen Hikmet bey, Tıbbiye'deki öğrenimini tamamlamıştır.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra siyasetten hep uzak durmuş olan Dr. Hikmet Bey, soyadı kanunu ile 'Boran' soyadını almış ve Genel Cerrah'lık mesleğini yürütmüştür.
Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresindeki bu genç delegeyi her zaman hatırlamış ve hatta bir ara Dr. Hikmet Boran beyi Balıkesir ilinden miletvekili adayı yapmayı dahi düşünmüştür.
Ancak siyasetin kirli yüzü burada da kendini göstermiş ve Atatürk'e "Paşam Hikmet bey Giresun doğumludur, orası Balıkesir'e uzaktır" diyerek oyalamışlar ve olayı unutturmuşlardır.
Oysa Giresun Balıkesir'deki Savaştepe İlçesi'nin eski adıdır.
Tıbbiyeli Fikret Boran Mustafa Kemal ile olan yakınlığını hiçbir şekilde kendi çıkarı için kullanmamıştır.
Tıbbiyeli Hikmet Boran'ın oğlu Orhan Boran'da (1928- 2012) babasının bu tarihi kimliğini bir sır gibi saklamış ve kendi çıkarı için hiç kullanmamıştır.
Tabip Yarbay Hikmet Boran 1944 yılında Sarıkamış'ta karda mahsur kalan Mehmetçikleri kurtarmaya çalışırken ciğerlerini üşüterek verem hastalığına yakalamış ve 1945 yılında tedavi gördüğü İstanbul'daki Sanatoryum hastanesinde 44 yaşında hakkın rahmetine kavuşmuştur.