Eskiden: televizyon karıncalı,ama insan netti. Borçlar, vaatler, senetler, çekler, noter sözleşmeleriyle belirlenmezdi. "Buğdayı toplayalım, 20 gün sonra ofise teslim ettiğimde öderim" dedi mi, komşuya inanmamak mümkün değildi.

Eskiden: televizyon karıncalı,ama insan netti.

Borçlar, vaatler, senetler, çekler, noter sözleşmeleriyle belirlenmezdi.

"Buğdayı toplayalım, 20 gün sonra ofise teslim ettiğimde öderim" dedi mi, komşuya inanmamak mümkün değildi.

Ağızdan çıkacak bir söz yeterdi.

Dertlinin derdi; dertsize dertti.

Evcilik oyunu, oyundan ibaretti.

Eskiden hayat daha güzeldi.

Radyoların haber bültenleri, müsait olan komşuların evinde dinlenirdi.

Yani herkesin evi, herkesin eviydi.

Veresiye defteri yoksulun cebiydi.

" Yaz deftere" dendi mi, bakkal, çakkal ipotek garantisi almış gibi verirdi veresiyeyi, borcu.

Her semtte, yalnız bir kişi deliydi.

Gerisi hep onun kahrını çeker, birbirine "delidir, ne yaparsa yeridir" derdi.

Her kahrı çekilirdi; kendisine deli muamelesi yapılanların.

Büyüklere saygı çok büyüktü..

Şimdi; küçüklerden aldıkları cevap ve muameleler sayesinde, büyükler boynunu büktü.

Eskiden kavgalar ayıplanır, küslükler kınanırdı.

Büyükler her zaman küçüklere "eteğinizdeki taşı dökün, barışın" derdi.

Biliyorum, inanmayanlarınız çok ama, sözleri de saygı ile dinlenirdi.

Şimdi "saygının ne olduğunu" sorsanız bir küçüğe  "büyüklerin küçüklere göstermesi gereken bir davranıştır" diye cevaplar sizi.

O zamanlar, kalorifer ve doğalgaz gibi şeyler yoktu.

Ev sobalı, merdiven altı kömürlük, ya da odunluktu.

Pantolon yamalı, nikahlar ömürlüktü.

Mesela ben, eskilerden olarak, tam  56 yıllık evliyim.

Hiçbir kavgamda, eşimi ve çocuklarımı terk edip gitmeyi denemedim.

Bırakın denemeyi, böyle bir düşünceyi, anneme, babama söyleyemedim bile.

Şimdi bir bakıyorum; oğlumun biri eşinden ayrılmış, biri çok güzel ve şirin bir Amerikalı kız ile birlikte yaşıyormuş.

Yani evlenmiş.

(Burada parantez açıp, gelinim 'Maviş'in çok güzel ve şirin olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim)

47 yaşında "Baba, benim evlilik hakkım duruyor mu? Bana evlenirken yardım edecek misin?" diye soruyor.

Ona ancak;

"Oğlum 1 dolar 22 liranın üzerinde, ben Amerika'da yayan birine nasıl yardım edebilirim?" diye cevap verebiliyorum.

Tabi bu cevabın arkasından gelen "Babalar Günü"nde bana bir telefon bile açmıyor.

"Babalar günün kutlu olsun" demiyor.

Çok samimi söylüyorum "Eskiden hayat daha güzeldi" diye.

Şimdi; kendisine Amerikan Doları gönderemiyorum diye "Babalar Günü"mü kutlamayan oğluma kızıyorum.

Vallahi, eskiden hayat daha güzeldi.

Aksini savunan varsa, bana yazsın.

Ona üsturuplu bir cevap vereyim de.

Oğluma olan hırsımı ondan çıkarayım.