"Cümbür cemaat" geliyorlar.

Toplarıyla, tüfekleriyle geliyorlar.

Beyinleri çelmek, bodoslama dalmak istiyorlar.

"Alın size yeni bir GÜN, alın size yine bir GÜN" kükreyişiyle geliyorlar.

-Amansızlar,

-İzansızlar,

-İmansızlar,

-İnsafsızlar,

-Vicdansızlar.

.........

Ulu önderimiz, "tek liderimiz" Mustafa Kemal Atatürk bu güzel ülkeyi kurtarırken, Cumhuriyeti kurarken, eşitliği, hakkı, hukuku, adaleti sağlarken, kadın haklarını getirirken,

yılğınlıkları, tükenmişlikleri, umutsuzlukları bitirirken, aslanlar gibi kükremiş, şu muhteşem sözü haykırmıştı;

"Yurtta sulh, cihanda sulh."

-Ne düşünmüştü Mustafa Kemal?

-Amacı neydi?

-Neden haykırmıştı?

-Bu sözü söyleme gereğini neden duymuştu?

-Şüpheleri neydi?

Ve.. Ne olmasını istiyordu?

İfade edeyim;

"Ulu önderimiz, gözümüz, gücümüz, nefesimiz, sesimiz, koruyucumuz, kahramanımız, kurtarıcımız, ışığımız, rehberimiz, öncümüz, önderimiz, canımız, ciğerimiz Mustafa Kemal Atatürk, bu muhteşem sözü, bu ülkede yaşayan her Allah kulu beynine nakşetsin, unutmasın, unutturmasın" diye söyledi.

"Yaşamın, yurtta ve dünyada zindana dönmemesi ancak BARIŞ ile sağlanır" diye düşündü de onun için söyledi.

Kimse toprağımıza göz dikmesin.. Bizim de başkalarının toprağında gözü olmasın, kardeşçe yaşayalım" görüşünde oldu da onun için söyledi.

"Herşeyden önde, hak - hukuk - adalet olmalı" anlayışını kanının her damlasında hissetti, bizlere ve kainata hissettirmek istedi de onun için söyledi.

........

Türk milletinin ATASI bunları hissetti, söyledi de..

-Hissetmeleri gerekenler hissedip, söyleyebildi mi?

-Hayır.

-Bu adımı attı mı?

-Hayır.

-Bu anlayışta olabildi mi?

-Hayır.

-Olabilir mi?

-Hayır.

-Umut varmı?

-Hayır.

-Ümit varmı?

-Hayır.

-Gaye varmı?

-Hayır.

-Çaba varmı?

-Hayır.

-Çare varmı?

-Hayır.

-Işık varmı?

-Hayır.

-Yol varmı?

-Hayır.

-Yordam varmı?

-Hayır.

Yeni bir GÜN, yine bir GÜN.

Gelse ne yazar, gelmezse ne yazar be iki gözüm.

Yazar, "ne yazdığını," okuyan "ne okuduğunu" anlayamayıp, an-la-ta-ma-dık-tan sonra.!!