Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramını toplum olarak müthiş sayılacak ölçüde kutladık. Nereden biliyorum? Nereden bildiğimi bakın anlatayım. Bir toplumda alışkanlıklar kolayca yerleşmez, zaman alır.  Bizim ülkemizin olduğu gibi hem coğrafi ölçüde büyük hem de sayı bakımından büyük bir toplumda ortak alışkanlıkların yerleşmesi ciddi zaman alır. Ama 30 Ağustos günü öyle bir bayram kutlaması mesajlaşması oldu ki, müthiş. 30 Ağustos günü her yerde öyle bir kutlama törenleri yapıldı ki, müthiş. Yani, diğer milli bayramlarda olduğu gibi, bu yılın Zafer Bayramında da Türk Milleti, bütün unsurları ile

1- Milliyetine,

2- ATATÜRK'ÜNE

3- Milli Mücadeleye

4- Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş ilke ve felsefesine

o kadar güzel ve o kadar anlamlı sahip çıktı ki, duygulanmamak mümkün değildir. Yani kısa sürede milli bayramları kutlama alışkanlığı edinilmiş oldu.

Millet olmak, hem de tarihe mal olmuş bir millet olmak işte böyle bir gerçekliktir. Kuvay-i Milliyecilerin, o akıl almaz imkânsızlıklar içerisinde 1. Dünya Savaşının galiplerine karşı meydan okumaya nasıl cesaret edebildiler zannediliyor acaba? İşte o millet olmanın, hem de tarihe mal olmuş bir millet olmanın gerçekliği karşısında teslim olamadılar, olmadılar. Oysa 1. Dünya Savaşı boyunca bizim tarafın lideri olan Almanya, Versay'da diz çökmüş ve tamamen teslim olmuş idi.

30 Ağustos Zafer Bayramına sahip çıkmak demek işte o dünyaya meydan okuma duygusuna sahip çıkmak demektir. 30 Ağustos ve diğer Milli günlere ve bayramlara sahip çıkmak demek içeride ve dışarıda herkese açık, seçik bir meydan okuma demektir.

Bu konuda çok açık bir örnek daha vermek istiyorum.

 Bir kaç gün önce Kara Harp Okulu'nun Mezuniyet Törenindeki görüntülere ve edilen yemine duygulanmadan bakmak ve dinlemek mümkün değildir.

Sözlere bakalım:

"Mustafa Kemal'in askerleriyiz.

Lâik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına, 

Ülkenin bölünmez bütünlüğüne,

Yüce Türk Ulusunun namus ve şerefine,

Aziz vatanın bir karış toprağına uzanan eller karşısında bizi bulacak, Kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır,

Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız,

Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!"

Anlaşıldı mı?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti emperyalizme ve onların yerli işbirlikçilerine rağmen ve kanla kurulmuştur.

Bedeli ancak aynı şekilde ödenirse alınabilir.