Açılım-saçılım garipliğine karşı yurtiçi ve yurtdışı'ndan gelen büyük tepkilerden önemli iki kurumun Basın Açıklamasını aşağıda aktarıyorum.
İlk Basın Açıklaması şudur:
"Türk Milleti'nin terör örgütleriyle müzakere ederek çözeceği bir sorunu yoktur. PKK uzantısı partinin eş başkanı "4 parçalı Kürdistan"dan bahsedip istekleri yerine gelmezse her yerin Gazze olacağı tehdidini savurmuş. Bilinsin ki, Devlet'in teröre karşı tavrı nettir: Teröristler ya hukuka teslim olur ya da Devlet onların anladığı dilden konuşur, haklarında gereğini yapar. Türk Devleti vatandaşlarına, etnik ve mezhebi aidiyetlerine göre muamele etmez. Kimse Türk vatanının bölünmez bütünlüğüne karşı söylemleri savunamaz. Buna yeltenenler hakkında yargı gereğini yerine getirir. Anayasa'nın ilk 4 maddesi, vatandaşlık tanımıyla ilgili 66. madde, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter milli devlet vasfı kırmızıçizgilerimizdir. Aksine yapılacak girişimler Türk Milleti tarafından kesinlikle reddedilecektir."
Türkocağı Genel Merkezi
Diğer Basın Açıklaması da şöyledir:
"Türkiye Cumhuriyeti egemen bir hukuk devletidir. Hiçbir egemen devlet terör örgütleri ile pazarlık etmez, onların ihanetlerine son vermek için koşullar ileri sürmelerine izin vermez.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Batı Emperyalizminin kadim ülkemizi bölme planının taşeronu PKK terör örgütü ile 40 yıldır mücadele ediyor. Bu mücadelede binlerce asker ve polis evladımızı, yüzlerce öğretmenimizi, sağlık çalışanımızı, kamu görevlimizi şehit verdik, on binlerce yurttaşımız toprağa düştü, milyarlarca dolar değerinde ulusal servetimizi yitirdik. 2002 yılında iç ve dış destekleri kırılarak eylem yapamaz hale getirilmiş ve neredeyse yok edilmiş bu hain örgütün günümüzde Irak ve Suriye kuzeyinde emperyalizmin kuklası terör devletçikleri oluşturmuş olması da, elebaşının TBMM'ye davet edilmesi de, kamuoyuna yönelik bildiriler yayınlayıp koşullar ileri sürmesi ve hatta kim olduğunun unutulduğu zannıyla demokrasi havarisi kesilmesi de 22 yıllık AKP iktidarının yanlış politikalarının ve özellikle son 13 yıldaki vahim hatalarının sonucudur.
Hele bu kendini bilmezin yıllarca dinamitlemeye çalıştığı ama başaramadığı "Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmek"ten söz etme ve "yeni paradigma"dan bahisle kendini devletin meşru muhatabı görme cüreti akıl alır gibi değildir. Türkiye, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum ettiği eli kanlı bir teröristin himmetine elbette muhtaç değildir. Böyle bir izlenim doğması kabul edilemez.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak siyasi partilerimiz dahil tüm kurumlarımızdan devlet yönetmenin ciddi bir görev olduğu bilinciyle davranmalarını ve milletimizin duygularını incitecek, Ulusal onurumuzu zedeleyecek karar ve uygulamalardan kaçınmalarını bekliyoruz.
"Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" ve Büyük Atatürk'ün dediği gibi " Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir."
Saygılarımızla"
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi
Bu büyük selin karşısında nasıl ve neden durulur?