Adana Büyükşehir Belediyesi'nin sözde denetiminde olduğu söylenen, herkesin çok iyi bildiği ve bindiği "mavi renkli halk otobüsleri" var..
Ben onları CAN diye biliyorum, ancak onlar, maalesef yaşlılara CAN o-la-mı-yor.
Bunlara, "ottobüsss-büsot- otobüs-minibüs-midibüs- tralöybüs" diyenler var, sayı olarak da çoklar.
Çok bilmişler (!) cenahını temsil eden güruh, meseleye ruh gibi bakıp, sözkonusu araçlar için: "metro" derse inanın şaşırmam.
Çünkü onlar çokbilmiş (!) ya HANİ, demişse doğrudur YANİ.
.........
Kıvırtmadan söylüyorum, mavi renkli bu otobüsler UKOME kararına önce İÇ, sonra PİÇ anlayışıyla yaklaşarak, yaşlılara verilen ücretsiz biniş kartına: "Bir OT'a yaramaz" gözüyle bakıyor.
Durakta bekleyen yaşlı ve yaşlıları gören "vicdansız şoförler" görmezden gelerek, gaza basıp gidiyor.
"Yağmur, soğuk, ayaz hiç mi hiç önemli değil onlar için."
Elinde bastonuyla büklüm büklüm olan, saçı ağaran elleri öpülesi yaşlılara, utanmadan sıkılmadan: "Benim gözümde yok hükmündeler" gözüyle bakan bu omurgasızlara, bu soytarılara, bu hayasızlara, bu çapsızlara, bu hacıyatmazlara, bu haşamatlara, bu onursuzlara, bu peltelere, bu vicdansızlara kim DUR diyecek?
-Nasıl diyecek?
-Ne zaman diyecek?
-Daha da önemlisi, bunu kim yapacak?
.........
Yaşlılara, "sizlere bunu yapanları 153'e şikayet edin" deniyor, denebiliyor..
Arkadaş adam, bastonu olmazsa orada yığılıp kalacak.. Adam, gözünün önünü görmüyor ki, yanından hızla geçip giden otobüsün plakasını görsün, aklında tutsun, ya da yazsın.. Adam, genç birinden rica ederek, mavi otobüsü durdurmasını istiyor..
O da olmuyor, olamıyor..
153' e şikayet edin miş..
Cezalarını verirler mişş..
Bu gerçeği bilen biliyor, şikayetini eden de ediyor..
Sonuç ne?
Fısssssss..
UKOME denen adreste bulunanlara sesleniyorum:
"Bizler, sizleri UKOME diye biliyoruz.. Fakat sizler adınızı VELKOME diye okuyorsunuz. Bizler mi yanlış görüyoruz, yoksa sizler mi doğru olanı bizlerden kaçırıyorsunuz? Yani, bizler mi BİZ değiliz, sizler mi SİZ değilsiniz?
İşte bunu bilemiyoruz."