Zeydan başkanın seçim kampanyası gerçekten doyurucuydu. Geçen seçim sonrası başkanla kahvaltılı toplantı yaptığımızda, teslim aldığı belediyenin bütçe imkânları açısından ne kadar kötü durumda olduğunu öğrenmiştik. Gelir- gider durumu açısından açık veren bir belediye teslim almıştı. Toplantıda bu durumun yansımaları yüzünden okunuyordu. Üstelik belediye kadroları da, seçim öncesi şişirilmişti. Bütçe dengesini sağlamak bile Adana belediyesinin ayakta durabilmesi için en büyük başarı olacaktı. Üstelik uzun süreler ödenmeyen borçlar ve işten ayrılmış ama hakları ödenmemiş insanların yükü de vardı. Üzerine korona virüs salgını ve ardına yüzyılın büyük depremini yaşayan bir kentin belediye başkanı olarak görev yaptı ve ayakta kaldı.
Eksikler yok muydu?
Adana’mızın geçmişten gelen ve çağın gelişimine göre yeniden yapılandırılması gereken birçok ihtiyaçları var. Bu bütçe disipliniyle, belediyemizin geldiği noktadan itibaren, Zeydan başkanın seçimde aldığı destekle, çok daha hızlı ve tutarlı adımlarla, Adananın temel sorunlarını çözebileceğini umuyorum.
Kendine inanan ve bu inancı ülkemizin sağduyulu seçmenine de inandıran bir CHP, bu seçimin galibi oldu. Dikkatimi çeken konu seçim kampanyalarında, CHP adaylarının rakiplerini yıpratma adına söylemlerde bulunmamasıydı. Bu kendine güven duyan ve ucuz yöntemlerle rakibini yıpratma anlayışına prim vermeyen dik duruş, meyvesini verdi diye düşünüyorum.
Değişimim D’sideyiz diye başlık attım…
Ülkemiz gerçekten çok zor günler yaşıyor. Gündem değiştirme adına medya içinde hizmet verenler var. Oysa mutfaklardaki yangın git gide alevleniyor. İnsanların bir ömür birikimleri korkunç bir hızla eriyip gitti. Gündem değiştirenlerin üstünü örttüğü sıkıntıların patlamasını yaşadık. Üstelik yaşadığımız bölgede, asrın felaketi sonrası canlarını ve evini barkını kaybetmiş onlarca insan var. Bilhassa emekliler kurbanlık koyun gibi oldular. Ali cengiz oyunlarıyla enflasyon karşısında gelirleri, buz gibi eriyip gidiyor.
Ülkemiz insanları bir kere güven duydu mu, kolay kolay peşini bırakmıyor. Ne zamana kadar derseniz, o güvenin yerine aldatıldığını anlayana kadar bu desteği sürdürüyor. Aslında uzun zamandır bu aldatılma meselesinin farkındaydı insanlar. Ancak yerine güven duyacakları alternatife tam inanmadılar.
İşte Cumhuriyet Halk Partisinin içinden çıkan değişim rüzgârı, genel kurul sonrası, daha değişimin sadece D’si varken bile, seçmen üzerinde bir yönelim olmasına sebep oldu.
Bahar geldi gönlüme
Hep kal, hep kal
Diyebilecek miyim baharıma…
Yansımalar ismiyle şiir kitabım basıldı. Bu dizler kitabımdaki ‘Veda’ isimli şiirimden bir bölümdü. Gerçekten ülkemizde önemli bir çoğunluğun gönlüne bahar duygusu geldi. Hemen yanı sıra soru da şu; kep kalabilecek mi baharımız?
Değişim söyleminin ülkemize sadece söylemlerde olmadığını gösterecek, aklı başında projelerin ortaya konması gerekiyor. Kaç yazımda yazdım. CHP’nin devrimci oku neden çalışmıyor. Devrimci ruhla bu cumhuriyet kuruldu. Ama kurulmasıyla her şey bitmedi. O ruhun işte bu değişim rüzgârıyla birlikte yeniden canlanması gerekir.
Küçük olsun benim olsun zihniyeti…
Bu zihniyetle aday olmayınca, sağa sola kaçanların durumunu gördük. Buradan bir ders çıkarılması gerekmiyor mu? Mesela bu arkadaşlar daha önce aday gösterilip, başkan oldular. Gelinen sonuçta ön görülerinin ne kadar kıt olduğu seçimler sonunda ortaya çıktı. O halde alınacak ders, aday gösterilirken öngörüsü olmayan bu insanların aday gösterilmesi konusudur.
Belediyeler başkanlık sistemiyle yürüyor. Dolayısıyla öngörüsü olan ve lider vasıflı insanların o mevkilere getirilmesi gerekir.
Umarım baharımız hep kalır…