Eski Dostlar’dan gelmiş.

Daha önce de bir benzerine yer vermiştim ama,  gelin bunu da tekrar okuyalım

***

4 tane mum usul  usul yanıyordu.

Ortalık o kadar sessizdi ki, mumların aralarında yapıkları konuşmaları duyabiliyordunuz.

Birinci mum dedi ki:

“Ben barış’ım. Ama kimse benim yanmama yardımcı olmuyor.

Sanırım yakında söneceğim”

Sözleri bittikten sonra da alevi hızla azaldı ve sonunda tamamen söndü.

İkinci mum sözü aldı;

“Ben vefa’yım. Ne yazık ki, artık vazgeçilmez değilim.

Onun için bundan sonra yanıp durmamın bir anlamı kalmadı” dedi.

Sözlerini tamamladığında, esen hafif bir rüzgar, onu tamamen söndürdü.

Sırası geldiğinde üçüncü mum, hüzünlü bir sesle dedi ki;

“Ben sevgi’yim. Ama yanacak gücüm kalmadı.

İnsanlar beni unuttu. Değerimi anlamıyorlar artık.

En yakınlarım bile sevmeyi unuttular”

Sevgi de daha fazla beklemeden sönüp gitti.

Ansızın odaya bir çocuk girdi ve üç mumun da yanmadığını gördü.

Onlara dedi ki;

“Neden yanmıyorsunuz? Sizin sonsuza kadar yanmanız gerekmiyor muydu?”

Ardından ağlamaya başladı.

O zaman  dördüncü mum konuşmaya  başladı;

“Korkma, ben yandığım sürece öteki mumları da yeniden yakabiliriz. Ben Umut’um”

Çocuk parlayan gözleri ile parlayan ‘umut’ mumunu aldı ve öteki mumları birer birer yaktı.

Umut ışığı yaşamımızdan hiç eksik olmamalı ki hepimiz onunla birlikte Vefa’yı, Barış’ı ve Sevgi’yi yaşatabilelim.

Selam olsun vefa’yı, Barışı, Sevgi’yi umutla yaşatabilene…

Sırasıyla:

Alfred KANTOROWİOZ

Philip SCHWARTZ

Hans  REİHENBACH

Walther KRANZ

Von ASTER

Albert  ECKSTEİN

Zuccmayer

Holmeister

Carl EBERT

Paul HİNDEMİTH

Dessauer

Rudolf NİSSEN

Erich FRANK

Von HİPPEL

Von MİSES

Fritz ARNDT

Finlay FREUNDLİCH

Freundlich

Dessaur

Kessier

Kantorowicz

İgersheimer

Ernst HİRSCH

Bruno TAUT

Curt KOSSWİG

Fritz BAADE

Clemens BOSCH

Peki yukarıda sıraladığımız bu insanlar kim?

(Devam Edecek)