Neden böyle bir başlık attım? Çünkü bugün mutlaka yazılması gereken bir gündem konusu var da onun için. Nedir o çok önemli gündem konusu? Türkiye-Avusturya maçı ve sonuçları. Gençlerimiz olağanüstü bir gayretle iddialı Avusturya'yı yenerek çeyrek finale kaldılar, tebrik eder, başarılarının devamını milletçe bütün kalbimizle arzularız. Bu sevincimizin üzerinden 24 saat geçmeden bir tuhaflıkla karşılaştık. İki golümüzü atan gencimiz Bozkurt işareti yapmış. Ne var bunda? Ülke içinde bu konunun bir takım siyasi algılar nedeni ile tartışılmasını bekleriz, tartışırız, sonra başka konuya geçeriz. Ülke içinde buna hazırlanırken bir de baktık UEFA, gencimiz Merih hakkında soruşturma başlatmış. Bu tuhaflığa şaşkın şaşkın bakarken Almanya'dan bir yetkili açıklama yapmış. Ne diyor; bu tür ırkçı girişimleri ülkemizde istemeyiz falan, filan. Tabi bunun üzerine ülkemizden sanal dünyada ve gerçek dünyada büyük tepkiler, hem Almanya ve hem de UEFA kararına haklı olarak yoğun ve sert açıklamalar geldi.

Gerek UEFA ve gerekse Almanya'nın bu tuhaf, garip, akıl almaz açıklamalarına ben farklı bir pencereden bakıyorum. Nasıl biliyor musunuz? Türk Milletinin çok uzun asırlara dayanan sembolü olan Bozkurt işaretini meğer bütün dünya biliyor ve tanıyormuş. Ne kadar güzel değil mi? Bundan neden gocunalım? Bütün dünya Fransızların Horozuna ses çıkarmıyor diye Türkün Bozkurt’una da mı ses çıkarmasın(!)? Türk düşmanlığı kavramını sürekli dile getiriyoruz madem onlar da bunu göstermesinler mi(!)? Göstermeleri iyi değil mi(!)? Gelelim işin bir başka yönüne... Ülke içinde Bozkurt işaretine tepkili olanlar gördünüz mü, dünya Bozkurt işaretini nasıl algılıyormuş? Ya da şöyle söyleyelim; UEFA ve Almanya yetkilisi hemen nasıl anladı Bozkurt işaretinin ne olduğunu acaba?

Neyse...Dalga geçme işini bırakalım.

Bozkurt Türk Milleti'nin çok eski asırlara dayanan bir sembolüdür. Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal ATATÜRK, her fırsatta bu sembolü kullanmıştır. Bu durumun sayısız örneği vardır. Bugün Ankara’daki Resim Heykel Müzesi'nin sahnesinin üstüne Bozkurt kafası koydurmuş ve aynı salonda bir tablo yaptırıp astırmıştır. Nedir o tablo? Bozkurtlu Ergenekon Tablosudur. Bunun her ikisi de halen o Müze'de bulunmaktadır. Kaldı ki o Müze, aslında ATATÜRK tarafından 1926 yılında Türkocağı olarak yaptırılmıştır. Çok açık bir örnek daha vereyim. 1927 yılında basılan 5 TL banknotlar Bozkurtludur. Bozkurt ve ATATÜRK ikilisini öğrenmek artık zor değil. Genelağ (internet) çok kolayca gösteriyor.

Öyle bir takım hukuki bile olamayan soruşturmalarla, ya da içeride siyasi simge örtüleri ile gencimizi linç etmeye kalkışmak doğru değildir, had değildir.

Aslında bu konu ister istemez değinilecek konu idi. Yoksa içinde bulunduğumuz günlerde mutlaka konuşulması yazılması, değinilmesi gereken bir konu var:

Sığınmacılar konusu! Geldiğimiz noktada sığınmacı dediğimiz konu maalesef tam da yıllardan beri işaret ettiğimiz gibi misafir falan yutturmacası ile kabullenilecek bir konu olmaktan çıkmıştır. Sınırımızda bayraklarımız yakılmış, gönderden indirilmeye çalışılmış, karakolumuza saldırılmış ve Türk tırlarına zarar verilmiştir. Ayrıca, Türk ürünlerine boykot çağrıları yapılmıştır. Tek bir soru soracağım: Bu aşamadan sonra artık misafir, kalsınlar gibi sözleri söyleyecek kim kaldı acaba? Baştan beri söylüyoruz, Araplar Türk Milleti ile u-yuş-maz, kay-naş-maz. Bunun tarihi nedenleri var.

Sığınmacılar ve onların saldırıları konusunu bundan sonra öyle anlaşılıyor ki çok sık yazacağız ve konuşacağız.