Son yazımda Gaziantep'te 41 Sivil Toplum Kuruluşu'nun bir araya gelerek sığınmacılar ile ilgili feryatlarını yansıtan bildiriden alıntılar yapmıştım.
Ülkemizde ilk defa olan bu bildiriden alıntılar yapmaya bugün de devam edeceğim.
"Geçici Koruma statülerinde olmalarına rağmen çok sayıda uluslararası vakıf, dernek vb. kuruluşlar sığınmacıların ülkemize entegre olmaları için çalışmalara devam etmektedirler.
Sığınmacıların istihdamı şartı ile işletmelere hibe, kredi ve makine destekleri verilmektedir. Dünya Bankası kredileri ile bir kısmı Suriyelilerin istihdamı için kullanılması şartıyla verilmektedir.
2023 yılı itibarı ile Gaziantep'te ticaret ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren 5000'in üzerinde Suriyeli firma bulunmaktadır. Bunun yanında kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda işletme, küçük esnaf ve atölye vardır. Bu gayrı resmi firmalar vergi vermemekte, SGK primi ödememekte, diğer firmaların yaptırmak zorunda olduğu ruhsat, iş güvenliği vb yükümlülüklerle ilgili masrafları olmamaktadır. Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır.
Ülkemizde sosyal yardımlar amacına uygun olmayan yöntemlerle yapılmakta olduğundan, asıl amaca hizmet etmediği gibi toplumu hazırcılığa, tembelliğe sevk etmektedir. 18,5 milyon insanımız devlet yardımı almaktadır. Hükümetimizin sosyal bir devlet olma anlayışı ile yaptığı destekler, amacını aşmış ve insanları çalışmaktan imtina eder hale getirmiştir.
Suriyelilerin yaygınlaştığı işlerde bu defa da toplu hareket etme, kendi isteklerini dayatma durumları ile karşılaşılmaktadır.
Gaziantep'te Suriyelilerin yalnızca yüzde 10'u yardım almadan yaşamlarını devam ettirebilmektedir.
Suriyeliler kendi kültürlerinden ödün vermeden yaşamlarını devam ettirebilmektedirler."
Bir kısmını alıntılayabildiğim bu haykırışın, feryadın ülkemizde mutlaka herkes tarafından duyulması şarttır. Bakın sadece ilgili ve yetkililer tarafından demiyorum. Çünkü onlar öyle anlaşılıyor ki bu feryat edilen ortamın devamını istemektedirler.
Gerçi son günlerde bu sığınmacıların gidişi ile ilgili bir takım gelişmelerin ipuçları görünüyor ama umarım toplumun feryadını bastırmak için yapılan bir taktik değildir.
Özellikle Putin-Esad görüşmesinden çıkan sonuç ve Özgür Özel'in açıklamaları sığınmacıların gidişi ile ilgili önemli ve olumlu gelişmelerdir. Hakan Fidan'ın gitmeleri ile ilgili açıklaması da önemlidir, ancak umarım yukarıda da belirttiğim gibi taktiksel bir açıklama değildir.
Gaziantep gibi ülkemizin en önemli ekonomik merkezlerinden biri olan ilimizde, bölgemizde bu sığınmacı konusunun derhal, hemen, bir an önce çözülmemesi ülkemize çok büyük zararlar vereceğini herkesin biliyor olması gerektir. Elbette bu mesele sadece Gaziantep'te yaşanan bir mesele değil, ülkemizin birçok yerinde benzer olaylar yaşanmaktadır.