Güncel parti konuları, seçim konuları, ağır deprem şartları, deprem üzerine bir de sel felaketi gibi konulardan geçici bir süre sıyrılalım. Bu konuları zaten ömür boyu yazıyoruz ve yazmaya da devam edeceğiz.

Peki ne yazalım?

Hepimizin günlük kullanımda sözünü ettiğimiz bazı kavramlar var, onların üzerinde biraz duralım. Bu tür konuları da kaleme alalım ki, hem bu ağır günlerde biraz dikkatlerimizi başka yönlere çevirip değişiklik yapalım hem de tarihe kayıt düşmek adına bir iş yapmış olalım.

Sözünü ettiğimiz kavramlardan bir tanesi; tarafsızlık. Yazı yazan, konuşma yapan kişiler mutlaka tarafsız olmalı, tarafsız yazmalı vs gibi telkinlerle çok sık karşılaşıyoruz.

Nedir tarafsızlık? Ne demek tarafsızlık?

Yani, öyle bir yazı yazacaksın ki, kimse senin dünya görüşünü anlamayacak, kimse senin kişisel katkılarını öğrenmeyecek. Yazı yazan, konuşan, konferanslar veren kişilere yapılan tarafsız ol telkinlerinden herhalde bu anlaşılıyor.

Eğer, sözü geçen özellikteki kişilere yapılan telkinlerdeki tarafsızlıktan bu anlaşılıyorsa - ki, öyle olduğu belli - böyle bir tarafsızlık mümkün mü?

Bir insan bir robot gibi duygu ve düşüncelerinden tamamen sıyrılıp yazı yazabilir ve konuşma yapabilir mi? Bu mümkün mü?

Televizyon programcılığı yaptığım 20 sene boyunca zaman zaman abi dediğim bazı kişilerden bu tür telkinler aldım. Bu durumda verdiğim cevap aynen şu oldu ve bu cevapta da ısrarla devam ediyorum:

Ben tarafım. Türk Milletinden, Türk Milletinin tarihinden, Türk Milletinin geleceğinden, Mustafa Kemal ATATÜRK'E bağlılıktan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilke ve felsefelerinden yana tarafım. Dünya görüşüm bu yöndedir ve bu konular ile bağlantılıdır.

Dolayısıyla bu taraflılığımı nasıl ortadan kaldıran ve nasıl yokmuş gibi tavırlar koyan konuşmalar yapabilirim ve yazı yazabilirim. Böyle bir durum mümkün mü, böyle bir durum gerekli mi?

Bu açıklamam doğrultusunda şu durumu da eklemeliyim: Yaptıklarımı zaten yukarıda saydığım düşünceler doğrultusunda ve nedeniyle yapıyorum. Böyle olunca nasıl bir tarafsızlık beklenebilir ki?

Konu ben değilim elbette. Amacım, somut bir açıklama olması için kendi örneğimden hareket etmektir.

Genelleştirecek olursak aslında aynı sonuca varabiliriz.

Burada vurgulanması gereken şudur: Tarafsız ol telkininden çok, söylenenlerin ve yazılanların yanlışlığı, eksikliği, başkalarına iftira atılıp atılmadığı vs gibi kötü sonuçlar doğuracak bilgilerin verilip verilmediği üzerinde durulmalıdır.

Bu açıklamayı bu kadar bırakırsak elbette eksiklikler ve yanlış yönlere çekilmeler olacaktır. Bunu biliyorum tabii ki.

Topluma kişisel bazda yazı ile ve sözle hitap eden kişiler içindir bu yazdıklarım.

Konumu, herkese aynı tavrı göstermesi gerekenler için işin şekil başkadır. Örneğin, adalet sağlama ile görevli konumda olanların taraflı olması doğru değildir. Örneğin öğrencileri değerlendirmekle görevli öğretmenlerden taraflılık bekleyemeyiz. Bu tür örnekleri çok artırabiliriz ki, bunun içerisine Cumhurbaşkanı en başta girmektedir. Cumhurbaşkanlığı yemini de tarafsızlık üzerinde durmaktadır.

Batı dünyası ve özellikle Avrupalılar, son 3-4 yüzyılda dünyaya sürekli kendi kurguları ile oluşturdukları kavramları dayatmışlardır ve dayatmaya da devam etmektedirler. Bu nedenle artık, bütün kavramları Türk Aydınları olarak yeniden gözden geçirmeliyiz. Cumhuriyetimizin ilk 15 yılında, yani Büyük ATATÜRK döneminde Avrupalıların dayattığı bir takım kavramlar -ki özellikle Tarih konusunda- yeniden değerlendirilmiş, uygun görülenler alınmış ve görülmeyenler kabul edilmemiştir. Fakat O'ndan sonra maalesef bu durumu göremiyoruz.

Batı Dünyası, kendi üstün ırk nazariyesi içerisinde son 3-4 yüz yıldır dünyanın kendileri etrafında bir yörünge olması için çaba göstermektedir. Bu çabanın sonucu olarak da ortaya attıkları kavramları uyduları olarak gördükleri diğer toplumların mutlaka uygulamasını istemektedirler.

Bu nedenle artık, bütün kavramları yeniden gözden geçirmeli ve değerlendirmeliyiz. Sırası geldikçe de bunu yapacağız.