18 Mart şehitlerimizi anma ve Çanakkale Deniz Zaferi Bayramımız.
Gururla, Onurla, Şerefle kutluyoruz..

Bu haklı mücadelemizdeki "baş kaldırı" takdir edildi, saygı duyuldu, alkışlandı, baş eğildi.

O büyük direnişin yüceliğini, birlikte olmanın, birlikte düşünmenin, birlikte hareket etmenin ve "birlikte ölüme gitmenin" ne demek olduğunu hem küffar, hem Kainat yaşayarak, gördü, anladı, örnek aldı ve asla unutmadı.

İşte o büyük mücadelenin, o muhteşem zaferin "başkomutanı," bu güzel ülkenin kurtarıcısı, Cumhuriyet'imizin kurucusu, rehberimiz, öncümüz, "Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür."

.......

Değerli dostlar, altını kalın hatlarla çizip, tekraren belirtmek isterim ki;

-Bu güzel ülkeyi sevmek, Atatürk'ü sevmektir.

-Bu güzel ülkeye gönülden bağlı olmak, Atatürk'ü gönülden sevmek, ona gönülden bağlı olmaktır.

-Bu güzel ülkeye aşk ile sevdalanmak, Atatürk'e aşık olmak, ona sevdalanmaktır.

Ve... Bu güzel ülkeyi sahiplenmek, Atatürk'ü sahiplenmektir.

........

Tarihin altın sayfalarına nakşolmuş Çanakkale Deniz Zaferi'nin hangi şartlarda hangi koşullar altında kazanıldığını okuyanlar, o

unutulmaz zaferin "en öncelikli şifresini" çözmek zorunda olduklarını bilmelidir.

Eğer bilmezlerse, eğer meseleye o yönüyle bakmazlarsa, çözme şansları olmaz, o-la-maz.

Sözünü ettiğim şifre bellidir aslında.

Yeter ki derinden bakmayı bilin, yeter ki derinden görmek isteyin;

"İşte o vakit şifreyi her yönüyle çözersiniz."

Bakamayanlara, "bile isteye" göremeyenlere o şifreyi belirteyim ve o şifrenin ne büyük, ne ulvi, ne anlamlı, ne kutsal değer taşıdığını, ATA'mızın kahraman askerlerine haykırışı ile haykırayım;

"BEN SİZLERE SAVAŞMAYI DEĞİL, ÖLMEYİ EMREDİYORUM."

........

-Atatürk'e işte bu yüzden müteşekkiriz BİZ.

-Atatürk'e işte bu yüzden "aşk ile" bağlıyız BİZ.

-BİZ işte o yüzden Atatürk'e "TÜRK'ün ATASI" dedik, demeyi de "ölümüne  sürdüreceğiz."