Yaklaşık bir yıldır sürdüğü iddia edilen görüşmeler trafiğinin ardından Bahçeli’nin açıklamalarıyla somutlanan ve ardından Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla resmiyet kazanan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı genel anlamda toplumda karşılık buldu.
Her ne kadar açıklanmasa da bir üst aklın yönlendirmesiyle hayata geçirilmek istenen bu Terörsüz Türkiye Projesine yaşanan bunca acı ve kayıplar ortada iken hiç kimsenin karşı çıkması mümkün değil.
Ancak kimi kesimlerin iyimser endişelerine karşın kimilerinin ideolojik ve siyasi karşı çıkışları da yok değil.
Gerek doğrudan çağrıyı yapan Öcalan gerekse konunun muhataplarında da “ya gerçekleşmezse?” kaygıları olduğu için hep bir temkinli yaklaşım söz konusu.
Bu yüzdendir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan uzunca bir süre bu konuda sessiz kalmayı tercih etti.
Sanki kendi dışında gelişen ve oluşturulan bir proje var da o yüzden ihtiyatlı bir yaklaşım içindeymiş algısı oluştu.
Öcalan ve DEM Parti her fırsatta parlamentoyu adres gösterseler de biliyoruz ki sarayın istemediği bir karar meclisten geçmez.
Aslında bu çağrı bir anlamda malumun ilanı sayılır.
Bir ülkede barış ve demokrasi çağrısı yapıyorsanız bunun anlamı bu ülkede barışın da demokrasinin de uluslararası normlara uygun yürümediğinin itirafıdır.
“Demokrasinin en temel özellikleri arasında genellikle toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakları, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, vatandaşlık, yönetilenlerin rızası, genel oy hakkı, özgürlük ve yaşam hakkından haksız yere mahrum bırakılmamak ve azınlık hakları yer alır.”
1 Mayıs ve 8 Mart gibi emekçiler için anlamlı ve önemli günlerde bile Taksim meydanını halka kapatıyorsanız,
Ekonomik ve sosyal hakları için işçi, memur ve emeklilerin yapmak istedikleri toplantılarına engel oluyorsanız,
Muhalif sanatçı ve aydınları, belediye başkanlarını, siyasetçileri hukuka aykırı olarak gece yarısı operasyonlarıyla gözaltına alıyor, tutukluyor, cezaevlerine atıyorsanız,
Ve daha yeni Suriye’de Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yapılan katliamlara sessiz kalıyorsanız,
Demokrasi de insan hakları ve özgürlükler de barış projeleri de sorgulanır.
“Tam demokrasiler, sivil özgürlüklere ve temel siyasi özgürlüklere sadece saygı duymakla kalmayıp, aynı zamanda demokratik ilkelerin gelişmesine elverişli bir siyasi kültür tarafından da destek verilen uluslardır.” … (Devamı Yarın)