Hayat hiç adil değil, bunu biliyoruz…
Şans eseri Kraliyet ailesinde doğan çocuğun, Afrika’da doğan çocuktan hayata 10-0 önde başladığını düşünecek olursak…
Mesela ben; Bir Monaco Prensi olabilirdim!
Ne yapalım, olmadı. Yapacak bir şey yok.
Buna şükür diyorum; çünkü Serengeti de aslanların kaplanların, çakalların sırtlanların, fillerin zürafaların arasında da doğabilirdim!
Top peşinde koşan adama milyon dolarlar verilirken, bir sosyal medya fenomeni paraya para demezken,
İnsan yetiştiren eğitmenlere, canımızı emanet ettiğimiz doktorlara üç kuruş verildiği bir dünyadan adalet beklemek çok saçma.
***
Ama dostlar en azından hastalıklardan adil olmalarını beklemek, hepimizin en doğal hakkı değil mi?
Lafı nereye mi getirmek istiyorum?
Zengin-fakir ayıran, yetim hakkı yiyen, adi, ahlaksız hastalıklar da var diyorum.
Bütün hastalıkları suçlamıyorum, aralarında işini gayet temiz yapan, ayrım yapmayan delikanlılar da mevcut.
Ama bu listedekilerin alayı namussuz!
Kısa bir not; Hastalık gibi ciddi konularla dalga geçmek gibi bir niyetim asla olmaz, olamaz.
Ama olaya bir parça eğlence katmak ve siz değerli okurlarımızdan da bu esprileri süzebilecek aklıselimi beklemek hakkımdır diye düşünüyorum.
Lütfen yazımı okurken bunu göz önünde bulundurmayı ihmal etmeyiniz.
Hadi başlayalım…
Listemizin tepesinde kimine göre normal, kimine göre saçma, kimine göre show amaçlı, dikkat çekmek adına ortaya çıkan bir hastalık yer alıyor.
Bu hastalığın adı; Tükenmişlik Sendromu!
Dönemin Hürrem Sultanı Meryem Uzerli adlı oyuncunun, biz fakirlerle tanıştırdığı, fakirlerin doğuştan bağışıklığı olan çağımızın vebası..
Belirtileri arasında; Ayda yüzbinler kazanılan işten, paraları cukka ettikten sonra,
“Ehh bırakıyom ben bu işi ya! Küstüm oynamıyom!” diyerek sıyrılmak.
Soranlara ise, “Tükendim abi tükendim!” demek, gözlerden timsah gözyaşları akıtmak sayılabilir.
Ay sonunu zor getiren, günde 12-13 saat çalışan ve hiç tatil yapamayan fakirde ise, henüz hiç rastlanmamıştır bu hastalığa.
Araştırmalara göre fakirlerde görülmemesinin en önemli sebebi;
İşe gidilmeyen 3. günden sonra aç ve açıkta kalınacağının bilincinde olunmasıdır.
***
Bir başka zengin hastalığı; Kleptomani…
Adamın tomarla parası vardır ama gider utanmadan üç kuruşluk şeyler çalar!
Nasıl oluyorsa, onun da adı ‘Kleptomani mağduru’ oluyor.
Sen ben yapınca bildiğin hırsız oluyoruz, üzerine de tertemiz dayak yiyoruz.
Zengin çocuklarında görülen ‘Şımarıklık’ hastalığı; Hiperaktivite…
Her ortamda sağı solu dağıtan, atlayıp zıplayan, bağırıp çağıran, kırıp döken bu zengin züppelerinin ‘talihsiz hiperaktivite’ kurbanları olduklarını biliyor muydunuz!
Aynısını fakir çocuğu yaparsa, bu çocuk yaramaz itin teki oluyor!
Tedavi için zengin çocuk psikoloğa giderken, fakir çocuk dayağı yiyip yerine oturuyor.
İlginçtir, fakir çocukları tedaviye olumlu cevap verirken, zengin çocuklarında herhangi bir gelişme görülemiyor.
Ee, sizce hangi çocuk deli, hangisi normal?
Görgüsüz hastalıklar bitti mi?
Bitmedi…
Dilerseniz ikinci bölümde devam edelim.