Orta ve dar gelirli kesimin 2025 yılında daha iyi bir yaşam beklentisi, asgari ücrete ve emekli maaşlarına yapılan zamlar ile hüsrana dönüşmüştür. Bu kesimin aylık geliri ortalama 14.500 TL ile 30.000 TL arasında değişmektedir. Nüfusumuzun büyük bir kesimini oluşturan bu insanlardan, değinilen gelir düzeyiyle yaşamını devam ettirmesi beklenmektedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Erzurum, Kayseri, Diyarbakır gibi büyük şehirlerde yaşayan orta ve dar gelirli kesim, kira, gıda, ısınma, giyim, elektrik ve ulaşım giderleri karşısında perişan vaziyete düşmüştür.

Bir araya geldikleri cami, kahvehane ve dost meclislerinde konuşmaların tek konusu çekilen geçim sıkıntısıdır. Ne yazık ki feryatları yeterince duyulmamaktadır. Bu kesimi temsil ettiği düşünülen siyasi parti, dernek ve sendikaların yıllardır süren aciz halleri, sözü edilen kesimi acınacak hale getirmiştir. İşin acı yanı, bu kesimin gelecekte durumlarının düzeleceği beklentisini kaybetmeleridir. Mevcut durumun kabul edilmesi gereken “kader” şeklinde algılanmaya başlanması, sorunun çözümünü imkansız hale getirmektedir. Yazılı, görsel ve sosyal medyada, din adamı, bilim insanı ve gazeteci kimliği olan bazı şahısların, fakirliği övüldüğü, fakirliğin iyi bir şey olduğu, fakirliğe sabır edilmesi gerektiği şeklindeki yayınları, bu kesimle alay edildiğinin göstergeleridir.

Durumları yukarıdaki iki paragrafta özetlenen orta ve dar gelirli kesime, yıllardır kamuda süren israflar, kamu kaynaklarının üretici olmayan dini ve siyasi gruplara aktarılması, ihtiyaç olup olmadığı tartışmalı veya ihtiyaç sırası alt basamaklarda olan Kamu Özel İşbirliği şeklindeki yatırımlar, düzensiz dış göç için harcanan paralar nedeniyle, yeterli kaynak ayrılamamaktadır. Belirtilen konuların düzeltileceğine dönük verilen sözler havada kalmakta, olumsuzluklar her geçen gün daha da büyümektedir.

Orta ve dar gelirli kesimin tek günahı, kendilerini her geçen gün daha da “fakirleştiren” politikaları uygulayan siyasi partilere oy vermeleridir. Milat olarak hangi tarihi alırsak alalım, bu kesim yerli ve milli üretim yerine ithalata dayalı tüketim ekonomisi yanlısı, dış ticaret ve cari açık veren, bu nedenle oluşan devasa bütçe açıklarını yüksek faizli iç ve dış borçlar ile kapatan, ülke kaynaklarını bu kesimlere aktaran siyasi partileri iktidara taşımıştır. Bu gün dahi kendisini bu duruma düşürenlerden medet ummaktadır. İktidar yanlısı kanallarda yapılan siyasi propagandaların etkisinden bir türlü kurtulamayan orta ve dar gelirli, öğretilmiş çaresizlik ve celladına aşık olanların durumuna düşmüştür. Durum böyle olunca, bu günkü feryadının anlamı ve yararı yoktur.             

Saygılarımla,