Yaklaşık bir aydır vergi yasalarında yapılacak değişiklikler ekonomi gündemini meşgul etmektedir. Ekonomi ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK, hazırladığı taslağı etkilenecek grupların en önemlisi ile müzakere etmeye başlamıştır. İlk önce iş dünyasına gitmesi oldukça manidar gözükmektedir. Zira, bu kesimin onayını almadan yapılacak değişikliklerin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını bilmektedir. İş dünyasının tepkisini en üst düzeye götürüp, buna göre değişikliklere son şeklinin verileceği çok net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Buraya kadar her şey doğal seyrinde cereyan etmektedir. Garip olan ise vergi yükünü sırtlayan işçi, emekli, esnaf ve küçük işletmelerin temsilcilerinin fikirlerinin sorulmamasıdır. Anlaşıldığı kadarıyla siyası iktidar değinilen kesimlerin olası tepkisini küçümsemektedir. İşçi ve emekli sendikaları ile küçük ve orta boy işletmeleri temsilcisi konumundaki Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, bu denklemden dışlanmış görülmektedir. Bu şekilde değişikliklerin yapılması durumunda, kabağın orta ve dar gelirli kesimin başında patlaması kaçınılmaz olacaktır.

Sayın Bakanın taslak hazırlanırken amaçlarının “vergide adaletin” sağlanması olduğunu defalarca tekrar etmesi oldukça ilginçtir. Hatta bu hususu pekiştirmek için üst gelirli kesimden alınan vergilerin, toplam gelirin içerisinde % 21’i bile bulmadığını beyan etmiştir. Böyle bir sözün iktidar partisinin Bakanının söylemesi acı bir durumdur. Çünkü vergide orta ve alt gelirli gruba haksızlık ettiklerini itiraf etmektedir. Partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi, lideri “milletin” adamıdır. Daha da acı olanı mevcut iktidar oylarını alt gelir grubundan almaktadır. Bu durumun izahı kolay değildir.

Vergi ile toplumsal refah arasında ters orantı mevcuttur. Vergi arttıkça toplumun tüm kesimlerinin refahı azalır. En çok da orta ve dar gelirli kesimin refahı azalır. Çünkü bu kesimlerin verginin yükünü başkalarına yükleme şansı yoktur. Üst gelir gruplarının böyle bir seçeneği her zaman vardır. Vergilerin artacağı duyulduğunda en fazla tedirgin olması gereken kesim, orta ve dar gelirli gruplar olmalıdır.  Zira, vergide adaletin sağlanması, demokrasisi az gelişmiş, ekonomik düzeni kapitalist yapıda olan ülkelerde olası değildir.

Bunun için ülkemizde mümkün olduğu kadar az vergi toplanmalıdır. Kamu hizmetleri minimum vergi toplanarak yürütülmelidir. Çünkü toplanan vergiler, halkın yararına olan kamu hizmetlerine değil, iktidarın yandaşlarına aktarılmaktadır. Az vergi toplayarak, halkın yararına olan kamu hizmetlerini yapmak ülkemizde mümkün müdür? Kamuda israfın ortadan kaldırılması, toplanan vergilerin üretime katkısı olmayan siyasi ve dini yapılara aktarılmaması, ihtiyaç olmayan yap-işlet-devret projelerine verilen paraların yeniden düzenlenmesi, yapılan işlerde yolsuzluk iddialarını ortadan kaldıracak açık ve denetlenebilir sistemin kurulması halinde, çok az vergi toplayarak halkın yararına olan kamu hizmetlerini yürütmek mümkündür.

Saygılarımla,